“Türkiye’de veri kullanarak haber üreten site çok az”
Cibali Postası
Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nde veri gazeteciliği dersi veren Pınar Dağ, “Gazetecilerin rolü değişti. Veri ile haber yapmak olağan ve beklenen bir pratik ancak verileri toplamak, analiz etmek ve görselleştirmek hala büyük oranda uzmanlaşmış bir beceri olarak görülüyor.”
İnternet’in yaygınlaşması, bilgiye hızlı erişim olanağı ve dijital içeriğin üretimi haberciliği etkiliyor. Tabii ki haber uygulamalarını da geliştiriyor bu durum. Özellikle dünya örneklerinde gördüğümüz “yüksek” kamu yararı taşıması ile ön plana çıkan veri ile habercilik yapma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de bu konuda sizce yol alınıyor mu?
Pınar Dağ: İşini layıkıyla yapmaya çalışanları dışarıda bırakarak bazı sorular yöneltmek istiyorum. Türkiye gündeminde yolsuzluk haberleri okuyor musunuz hiç? İşçi ölümleri ile ihale alan(!) şirketler arasındaki ilişkinin kurulduğu kapsayıcı araştırma-haber dosyaları görebiliyor musunuz? Nepotik ilişkileri daha görünür şekilde ortaya çıkarıp bu ilişkileri analiz ederek kamusal alandaki çöküşü belgeleyen haberler görüyor musunuz peki? ‘Param nereye gidiyor, vergim nasıl kullanılıyor?’ sorusuna yanıt veren dosya haber çalışmaları yapılıyor mu sizce? Kanserli hastası sayısındaki artış ve çalışma koşulları arasındaki ilişki hakkında bir satıra rastlıyor musunuz? Açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan insanlarda beslenme güçlüğüne dayalı hastalıkları ve buna dair çözümleri okuyor muyuz? Çocuğa, kadına, hayvana yönelik cinsel istismar ve şiddet olaylarında adaletin neredeyse hiç tecelli etmemesinin şiddeti nasıl beslediğine dair belgeler, haberler görüyor muyuz? “Türkiye’nin en büyük sorunu cinsel istismardır” diyen araştırmalara kulak kabartan, Emniyet’e , ÇİM’e (Çocuk İzlem Merkezlerine) yansıyan dosya sayısının çoğu olaydan daha fazla olduğunu ifade eden uzmanları, kurumları dinleyen ve bu verilerin peşine düşüp analiz eden gazete, İnternet portalı görüyor musunuz?
Yanıt veriyorum, köşe yazarları, yandaş olmayan bir iki gazete ve hafta sonu ekleri dışında neredeyse hiç yok. Olsa bile gündemde yer bulamıyor. Gündemi çok hızlı değişen, üstelik tıklanmak için yapılan haberlere bağımlı hale getirilmiş durumda okuyucu. Türkiye’de veri haberciliğinin yani birbirinden ayrı ya da doğrudan ilişkili/ilişkisiz verileri kullanarak bağ kurabilen bir haber üretim sürecine giren / yapabilen haber site sayısı çok az. Bu verileri kullanarak yeni bir şey söylemeyi hedefleyen neredeyse hiç yok.
Habercilik yapmamayı sadece ekonomik sorunlarla ilişkilendiremezsiniz. Bireysel olarak köşelerde kamuyu uyaran yazılar çıkıyor ama sadece hedef kitle ile sınırlı. Bir iki interaktif haritayla bunun yapıldığının sanılması da işin en yanıltıcı tarafı. Nitekim, pek çok gazeteci her gün hızlıca önümüze düşen Türkiye İstatistik Kurumu’nun raporlarını haberleştirmekle yetiniyor. Bu da oldukça kısıtlı bir alanda kalıyor. Yapılması gereken araştırmacı veri gazeteciliğidir, bunu da günümüz ortamındaki mevcut teknolojilerle yapmak çok daha kolaydır hem veriyi her şekilde temin etmenin çok fazla yolu var, muazzam şekilde açık kaynak araçlarla donatılmış durumda medya, hem de doğrulama imkânı sunabilen teknolojiler mevcut.
Türkiye’de gayet yetenekli gazeteciler var ancak gündemin içinde kaybolmayı tercih ettikleri açık. Editörleri ve şefleri de zaten bu emek isteyen süreçle ilgilenmiyor. Ben artık nitelikli içeriğin üretiminde tek nedenin zamanla ve akışla yarışmak olduğunu düşünmüyorum. Ekonomik getirisi tabii ki önemli ancak kaliteli içerik ürettiğiniz sürece de kitleniz kesinlikle oluşabilir ve varlığınızı da sürdürebilirsiniz. Yakın zamanda Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin konuk ettiği gazeteci Duvar Ankara Temsilcisi Özlem Akarsu Çelik’in söyleşisini dinlemiştim. Sohbetin bir noktasında diğer sitelere oranla daha yeni kurulmuş olmalarına rağmen özgün dosya çalıştıklarını, üstelik maaşlarını gününde alabildiklerini , telif verebilen ender İnternet haber sitesi olduklarından bahsediyordu. Özetle gerçekten iyi habercilik için etkin çalıştıklarını, bunun da karşılık bulabildiğini söylüyordu.
Veri Gazeteciliği’nin anlatılması, varlığı, nasıl yapıldığı ve alınan yolu değerlendirme noktasında sorduğunuz soruya yanıtım ise doğrusu benim en net gözlemim 6-7 yıldır aktif olarak veri gazeteciliğinin ve tüm alt kategorilerine yönelik yürüttüğüm faaliyetlerin çok hızlı olmasa da büyük ölçüde etki yarattığıdır. İlgilenen kurumların, kişilerin paralel çalışmalar yürütme gayretleri olduğunu da görüyorum. Kaynak göstermedikleri halde tüm çalışmalarımı, çevirilerimi, makalelerimi, sunumlarımı kendilerininmiş gibi kullananlar bile olsa, artık pek bir şey yapmıyorum. İşe yaramasını önceliğime alıyorum. Nitekim önünü almanın da sonu yok. Yardım istendiği sürece de her zaman destek de oluyorum. Hem akademide hem sivil toplum ayağında hem uygulama alanı bulan medyada kımıldamalar olduğu açık ama basının yerle bir edildiği bir ülke Türkiye ve böylesi bir baskılı ortam olmasa, inanıyorum ki bugünkü Asya, Afrika, Batı ve Amerika merkezli haber merkezlerinden çıkan veri gazeteciliği projelerini bizler de Türkiye’de daha etkin görebiliriz. Nitekim haber için nümerik veri kaynaklarının nerede olduğunu bilmek, doğrulamak, kalitesini anlamak, temizlemek, filtrelemek, analiz etmek ve ondan değer yaratıp görselleştirerek okuyucuya sunmak geniş bir zaman istiyor. Bunun için ise gerçekten veri ile çalışmayı seven, önemini anlayan ve haber için değerini gören gazetecilerin yetişmesi gerekiyor. Tabii ki kendini geliştiren akademisyenlere de ihtiyaç var. Gazetecilik bölümlerinde takip ettiğim kadarıyla an itibari ile 15’in üstünde üniversite veri gazeteciliği dersi veriyor. 15 haftalık programlar olmasa da bu alana yönelik teorik /yarı pratik olarak yer buluyor veri gazeteciliği. Kadir Has Üniversitesi’nde dersleri ilk kez vermeye başladığımda hiçbir üniversitede bu ders yoktu.
2012 yılından beri Küresel Editörler Ağı tarafından bu yıl da 7. kez düzenlenen Veri Gazeteciliği Ödülleri veriliyor. Türkiye gibi zorlu ortamda kamu yararı taşıyan haber yapımı zorken, bizimle benzer sorunlar yaşayan bazı coğrafyalarda yine başvurular ve hatta ödül almış projeler dikkat çekiyor. Bu noktada Veri Gazeteciliği (Data Journalism)’nin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de neden başvuru yapılamıyor?
Pınar Dağ: Yakından takip ediyorum. Hatta bu yıl İtalya’da finalistlerin açıklandığı Data Journalism Unconference’ın konuşmacılarından biriydim. Şunu diyebilirim her yıl çıtanın çok iyi şekilde yükseldiğini görebiliyorum. Bu yıl 58 ülkeden çok yüksek standartlarda veri gazeteciliğinin her kategorisine yönelik toplamda 630 başvuru yapıldı. 2012’de yarışmaya da katılmış biri olarak şunu da ekleyeyim basit haritalardan çok büyük hacimli projelerin olduğu ve neredeyse her türlü teknolojinin haberde kullanıldığı muazzam bir dönüşüm yaşıyor veri gazeteciliği. Gazetelerin veri gazeteciliği bölümleri, bağımsız veri muhabirleri, çok iyi veri görselleştirme yapan tasarımcı olan gazetecilerin durmaksızın üretiyor olmaları, programcılarla haber merkezlerinin yan yana oluşu ve ortak çalışmaları; veriyi kullanma yeteneklerinin çok fazla değişkenin katkısı ile gelişiyor olması da bu teknolojilerin kullanımında etkin bir rol oynuyor.
Çok ülke var listede ama hemen bazılarını özellikle şartları zor olabilen örnekler üzerinden belirteyim. Örneğin Suudi Arabistan’da 7, Pakistan’da 18, Gana’da 8, Mısır’da 34, Çin’de 40, Afganistan’da 5 veri gazeteciliği projesi bu yarışmaya yollanmış. Bunlar arasında finale kalan da var, ödül alan da. Türkiye’de ise 7 proje var. 4’ü doğrudan bizlerin yaptığı çalışmalar. 2018 yılında mesela hiçbir başvuru olmamış Türkiye’den. Çok daha zor şartlarda olan ülkeler üretirken, Türkiye’de neden yapılmıyor /yapılamıyor sorusunu araştırmak gerçekten iyi olabilir. Data Driven Journalism sitesinde daha yeni kaleme aldığım bir yazım var, doğrudan ne tür sorunlarla karşı karşıya kalınıyor veri gazeteciliği yapılırken Türkiye’de, bunu kişisel tecrübelerim üzerinden detaylandırdığım ancak bunların dışında da farklı sorunların olduğuna yer verdiğim bir yazı.
Ekonomik nedenler, baskılar, kayırmacı politikalar, resmi gazete ilanlarının eşit dağıtılmıyor olması vd. bir dizi şey sıralayabiliriz. Ancak hiçbiri yavaş habercilik yapmamaya doğrudan etkili değil, editörler, gazeteciler, haber siteleri ve gazetelerin şefleri bunun önemli bir güven tazeleme, düzenli olarak takip edilme ve sürdürülebilir bir model için gazeteciliğin geleceği olduğunu görmekten itina ile kaçıyor gibi. Kendini geliştirmek için zaman yaratmayan, kolaya kaçan, haberi okumadan kopyalayıp yapıştırarak hataları ile birlikte yayan/çoğaltan o kadar çok mecra ve hatta insan var ki. Sürekli sosyal ağlarda her şey hakkında yorum yapmakla zaman harcayan o kadar çok gazeteci(!) var ki. Üstelik yandaş, havuz medyasından bahsetmiyorum. Güvenilir bulduğum bir iki site ve onların basılı gazetelerinden bahsediyorum ve tabii ki oralarda çalışan gazetecilerden, editörlerden. Diğerleri zaten gazete değil, parti bülteni ama takip ediyorum, etmek de gerekiyor.
Her yıl bu alanla ilgili teknoloji kullanımı artıyor, bu yıl nasıldı ve ağırlıkta hangi konular çalışıldı? Ticari boyutuyla nasıl değerlendirilebilir? Ayrıca veri gazeteciliği projeleri fonlarla da yürütülüyor. Özellikle sınırlar arası çalışmalar var gazetecilik meslek örgütleri tarafından fonlanan.
Pınar Dağ: Bu yılki projelerde kullanılan teknolojilerden bazılarını sıralamak belki fikir verebilir; “HTML, CSS, Javascript, QGIS, Illustrator, Ruby, PostGIS, Dave’in Yeniden Dağıtım Uygulaması, Node, D3, R, Tabula, OpenRefine, Google E-Tablolar, UI-Kit Framework, Adobe Photoshop, Microsoft Excel, Planet satellite imagery, DigitalGlobe images, Adobe Creative Suite, Corel Painter, Canvas, JQuery, CSS3, Json, CSV, SVG, RStudio, PostgreSQL, PostGIS, OpenStreetMap, DJI Mavic Pro drone, Knightlab’ın Juxtapos aracı, Python, PHP, jsFeat, TrackingWorker, Vuforia, GL Matrix, Open CV, Three.js, After Effect, ,Ink to script the game, inkjs, anime.js, SCSS, Node JS, Postgres database, Zeit Micro, Heroku 1X dynos, Standard-0 size Heroku Postgres database, Framer, Affinity Designer, Tesseract, RapidMiner, Extract, Linkurious, Neo4j, Apache Solr, Apache Tika, Blacklight, Xemx, Oxwall, MySQL ve Semaphor,Webpack, Vue.js, Leaflet.js, GPG, VeraCrypt, Google Authenticator, SSL (istemci sertifikaları), CARTO ve daha pek çoğu!”
Mülteci krizi, seçimler, politika hala en fazla çalışılan konular arasında. Bağımsız olarak haber merkezlerine danışmanlık hizmeti veren veri gazetecileri var. Veri gazeteciliği aracı geliştirerek onu haber merkezine satabilen çok sayıda şirketler var, topladığı ve yapılandırdığı verileri satan veri ambarları oluşturan kurumlar var. Propublica gibi. Fon sağlayan ve veri gazeteciliği projelerinin gelişmesi için kurulmuş bir sürü fon programı var. Eğer veri toplama teknolojilerinden iyi anlıyorsanız, örneğin veri kazımı yapabiliyorsanız Python, R ya da basit eklentiler ile bu başlı başına bir meslek ve gayet iyi paralar da kazanabilirsiniz. Bu alan çok yönlü şekilde birbirini besleyerek sorunları çözerek gelişti ve gelişmeye devam ediyor. Güven tazelemek isteyen gazeteler için de önemli, aracını satmak isteyen girişimciler için de önemli, fonları istediği projeler için harcamak isteyen STK’lar için de.
Reuters Raporu‘na göre Türkiye’de haberleri görmezden gelenlerin oranı çok yüksek, raporda yer alan ülkeler arasında ise birinci sırada, özellikle haber takibinin morallerini bozduğu gerekçesi en önemli nedenler arasında. Bu açıdan bakılacak olursa gazetelerin ve gazetecilerin veri gazeteciliği gibi titiz ve uzun soluklu dosya-haber üzerinde çalışmalar yürütmesi okuyucu ile güveni tazeler mi? Ya da gerçekçi olur mu? Türkiye’de gazeteler ve İnternet siteleri veriyi ne kadar etkin kullanıyor / veri gazeteciliği yapmakla ilgileniyor mu?
Pınar Dağ: Evet, güven tazeler, üstelik oyunun kazananı da yapar! Okuyucu için haberi okumamak bir lüks değil. Haber takip etmeyebilir insanlar ancak yaşadığınız ülkenin sorunları ile ilgilenmiyorsanız, yaşadıklarınıza da şaşırmamalısınız bu durumda. Özellikle yeni medya, gazetecilik öğrencilerinde de sık görüyorum gündemi takip etmiyor, haber okumuyor, herkesin geleceğini etkileyen konulara yönelik alınan kararlar umurlarında bile olmayabiliyor. Aynı durum sıradan okuyucu için de geçerli. Okuyucunun düşünceleri önemli, bu rapor da önemli ama gazeteler ve gazeteciler bu önemli mesleğin sorumluluklarını bilerek hareket etmeleri gerekiyor. Veriyi haberde etkin kullanma, bu çok kıymetli teknolojileri kullanmayı isteme, tembellik yapmamak, hazıra konmamak tüm baskılara, ekonomik sıkıntılara rağmen verilmesi gereken en önemli çabalardan biridir. Nitekim, okuyucu iyi olanı bilir ve ödüllendirir. Veri gazeteciliği yapmak için harcanan süre, emek değerlidir, karşılık da buluyor yeter ki yapmak isteyelim! Ayrıca veri sorunumuz da yok. Bununla birlikte Evrensel, Birgün, Cumhuriyet gazetelerinde ve İnternet sitelerinde çok sık olmasa da veri güdümlü çalışmalar yapılıyor. Örneğin Cumhuriyet, Panama Belgeleri ile ilgili 50’nin üstünde haber yaptı, belki daha fazladır. Ancak içeriği bir kenara bırakarak belirteyim; iyi okunabilir doğru düzgün grafikler görmek neredeyse imkânsızdı. Belgelerin üzerine Cumhuriyet logosu eklenmiş oluyor ama belgeyi bazen net seçemiyorsunuz. Böylesi büyük hacimli sızıntıların kamu yararı taşıması bir tarafa, iyi sunulması ve okuyucuya en iyi şekilde aktarılabilmesi de çok önemli. Zaten bu yüzden veri gazeteciliği araçları geliştiriliyor, bu yüzden bu alan her gün sınırsızca gelişiyor. Ancak kullanılan verilere ulaşmak, hangi metotları uygulandığını görmek, github repositories beklentisi henüz bir rüya diyebilirim! Şurada İsviçre Yayın Kurumu olan SRF’nin veri gazeteciliği bölümünün haberlerine yönelik R ile yaptıkları analizleri ve kodları Github’da nasıl yayınladıklarını görebilirsiniz. Bu şu anlama geliyor hem şeffaflığı destekliyor hem verileri açarak açık veri, açık erişim kültürünü destekliyor hem de denetlenebilir olmanızın yolunu açıyorsunuz. Gazeteler bunu yapmalı mıdır? Evet, veri gazeteciliği yapıyorsanız kodlarınızı, veri setlerinizi, metotlarınızı açmanız bu işin doğasıdır.
Bu yılın başında Google News Lab’den Veri Editörü Simon Rogers, PolicyViz’den Jonathan Schwabish ve Google News Lab’in Araştırma ve Geliştirme bölümünden Danielle Bowers ‘Veri Gazeteciliği’nin Durumu Raporu’ başlığı altında kapsamlı bir rapor hazırlandı. Raporda özellikle Avrupa’da haber merkezlerinde veri gazetecilerinin istihdamının arttığını görüyoruz ve ayrıca “yeni” bir alan olduğu, sadece seçkin bir azınlığa ait olduğu günlerin ise sona erdiğine dikkat çekiliyor. Okuyucuların hatta gazetelerin veri bölümlerini daha güvenilir buldukları da anlaşılıyor. Bu bağlamda okuyucuların ilgisini ne ile ilişkilendirmek gerekir?
Pınar Dağ: Yanıltıcı olsa da okuyucu nümerik veriler ile yapılan haberciliği daha bilimsel ve daha gerçekçi buluyor. İnanma oranı diğer haberlere göre bir adım daha hızlı olabiliyor. Aynı şey veriyi görselleştirirken de yaşanıyor. Bu yüzden veri gazeteciliği derslerinde verinin yorumlanması, veri manipülasyonu sürecinde etik çerçeve çok iyi örnekler ile öğrencilere anlatılmalı. Ancak bu işi etik kaygıları gözeterek yapabilen gazeteler gerçekten okuyucu ile güçlü /güvenilir bağ da kurabiliyor. Türkçeye de çevrilen raporun belki en önemli tarafı gazetecilerin rolünün değiştiğine yönelik çıkarılan sonuç. Yani veri ile haber yapmak olağan ve beklenen bir pratik ancak verileri toplamak, analiz etmek ve görselleştirmek hala büyük oranda uzmanlaşmış bir beceri olarak görüldüğüne vurgu yapılıyor ve tüm haber merkezleri, veri gazetecisi veya veri gazeteciliği ekibi kurabilecek kaynaklara sahip değil, ancak çoğu kurumun haberde daha fazla veri kullanmak için çeşitli yöntemleri araştırdığı ve çözüm de bulabildiğini gösteriyor yapılan araştırma. Okuyucu interaktif çalışmalara, veri güdümlü haberlere, doğrulanarak sunulan büyük sızıntı haberlerle gerçekten ilgileniyor.
Pınar Dağ Hakkında
London School of Journalism(LSJ)’de okudu.2014 yılından beridir Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya Bölümü’nde Lisans ve Yüksek Lisans Öğrencilerine Veri Gazeteciliği (Data Journalism) dersleri veriyor. Ayrıca 2016 yılından beridir Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencilerine de Veri Gazeteciliği dersi vermeyi sürdürmektedir. Veri Gazeteciliği sitesi Dağ Medya ve Veri Gazeteciliği Platformu nun kurucu üyesi. Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği (AVVGD) Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini 2015-2018 yılları arasında yürüttü. Şimdi ise 2018’de İstanbul merkezli kurulan Veri Okuryazarlığı Derneği (VOYD)’un kurucu üyesi ve başkanıdır. Çalışma alanları Veri Okuryazarlığı, Açık Veri, Veri Görselleştirme ve Veri Gazeteciliği. Alanı ile ilgili 2012’den günümüze 200’ün üstünde uygulamalı atölye, sunum, konferans, panel yaptı ve yapmaya devam ediyor. Veri Gazeteciliği projesi İşçi Ölümleri Açık Veritabanı Global Editor Network’ün Data Journalism Award yarışmasında açık veri kategorisinde finale kaldı. Yine aynı kurum tarafından kurucu üyesi olduğu Dağ Medya veri gazeteciliği sitesi dalında finale kaldı. Kurucu üyesi olduğu Açık Veri ve Veri Gazeteciliği Derneği’nin faaliyetleri kapsamında 6 kişi ile Türkiye’nin ilk kitlesel çevrimiçi açık dersi olanAçık Veri ve Veri Okuryazarlığı sertifikalı modül programını geliştirdi. Bu eğitimlerden 2 binin üstünde kişi yararlandı ve yararlanmaya devam ediyor. Önemli bir veri görselleştirme aracı olan Veri Görselleştirme Kataloğu’nu veri gazeteciliği dersi alan 7 öğrencisi ile Türkçeye kazandırdı. School of Data ve OKFN’nin Türkiye temsilcisi. 5’in üstünde kitaba Veri Gazeteciliği bölümü ile katkıda bulundu. Şu anda Veri Gazeteciliği el kitabının 2018 yeni sayısını Türkçeye kazandırıyor.Açık Veri El Kitabını ortak çalışmayla Türkçeye kazandırdı. Veri Okuryazarlığı alanında yürüttüğü faaliyetlerini hem Türkiye’de hem Türkiye dışında Kıbrıs, Mısır, Azerbaycan, Tanzanya, Güney Afrika ve Güney Kore’de de sürdürmektedir. 8 Mart 2018’de Marketingturkiye.com.tr tarafından yapılan,‘Türkiye’nin en iyi kadın gazetecileri’ araştırmasında veri gazeteciliği alanında yılın en iyi kadın veri gazetecisi oldu. Şu anda ise 2019’da yayınlanacak olan kitabı,‘Türkiye’de Veri Gazeteciliği ve Uygulamaları’ adlı kitabı üzerine çalışıyor.| Twitter: @pinardag ||