Yükseköğrenim Mezunu İşsizlerde Beklenen Artış Nasıl Karşılanacak?
TÜİK tarafından 19 Eylül’de yayınlanan 2016 Haziran raporunda toplam işsiz sayısının 3 milyon 127 bin olduğu açıklandı. Bu veriler, önceki yılla kıyaslandığında 247 bin kişilik bir artışla işsizlik oranını %10,2 olarak gösteriyor. Özelde yükseköğrenim mezunu işsizlerle ilgili verilere bakıldığında önceki yıla kıyasla henüz yıl tamamlanmadan %0.83’lük bir artış ile oran %12.1’den %12.2’ye yükseldi.
İşsizler arasında yükseköğrenim mezunlarının oranı, özellikle 2010 yılı sonrasında genellikle artış eğilimi gösteriyor. Henüz resmi kayıtlara yansımayan ancak 2016 Temmuz ayı sonrası yaşanan görevden almalar, kapanan iş yerlerinde çalışanların yeniden iş bulmak konusundaki sıkıntıları önümüzdeki günlerde işsizlik sorununun, büyük ölçüde de yükseköğrenim mezunu işsizlerin gündemde kalacağına işaret ediyor. Bu konuda istihdam kurumlarının yeniden yapılanması ya da devletin yeni projeler üretmeye dönük bir politika belirlemesine ihtiyaç doğacağını tahmin etmek güç değil.
Türkiye İş Kurumu (İŞ-KUR) istihdamın korunması, işsizliğin önüne geçilmesine yardımcı olmak üzere kurulmuş önemli bir araç olmasına karşın kapsayıcılığı sorgulanıyor.. Kurumun 2015 yılı faaliyet raporunda kurumda kayıtlı işsizler arasında yükseköğrenim mezunu çatısı altında bir araya getirdiğimiz lisans, yüksek lisans ve doktora mezunlarının oranının %4.3 olduğu görülüyor. Bu iş arayan başvurularının ise sırasıyla Türk Dili ve Edebiyatı, Kimyager, Ekonomist, Makine Mühendisi, İnsan Kaynakları, Bankacılık, Muhasebeci, Halkla İlişkiler, İşletmeci, Dış Ticaret, Muhasebe Meslek Elemanı, Muhasebe Yardımcı Elemanı gibi mesleklerinde yoğunlaştığı görülmektedir.
Bu oranın düşüklüğü ve belli iş kollarında yoğunlaşması kurumun piyasa ilişkileri üzerinden algılandığını düşündürüyor. Ayrıca yükseköğrenim mezunu işsizlerin yeniden iş sahibi olmak konusunda devletin aracılığına güvenlerini sorgulatıyor.Kişisel bağlantılar, özel istihdam büroları yada insan kaynakları ofisleri aracılığıyla çözüm üretmeye yöneldikleri söylenebilir. Durum böyleyken İŞ-KUR’un önümüzdeki dönem sayıca artışı beklenen ve çeşitlenen danışanlara yanıt geliştirmesi soru işareti yaratıyor.
Bu süreçte güvenlik gerekçesiyle hayata geçirilen işsizleştirme sürecine yönelik eleştirilere paralel olarak piyasaya aracılık dışında yükseköğrenim mezunu işsizleri üretken bir katılım öneren politika eksikliğine dikkat çekmek önemli görünüyor. İŞ-KUR’un faaliyet sınırları hakkında bir değerlendirme yapmak ve beklenen sorunları çözme kabiliyetindeki alternatif kurumları sorgulamak gerekiyor.
** Bu kayıtların geniş bir kesimi dışarıda bıraktığı da unutulmamalıdır. Geniş tanımlı işsizlik bu kişilerin yanı sıra, iş bulma ümidini kaybeden işsizleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizleri, mevsimlik ve zamana bağlı çalışanları da kapsar. Dolayısıyla hem güvenlik gerekçesiyle hayata geçirilen işsizleştirme süreci sorgulanmalı, hem de piyasaya aracılık dışında yükseköğrenim mezunu işsizleri üretken bir süreçle kazanmaya dönük politika eksikliğine dikkat çekmek önemli görülmektedir.