GörselleştirmeHaritalamaVeriVeri BilimiVeri GazeteciliğiVeri Gazeteciliği OkuluVeri Kazıma

Veri Gazeteciliği Atölyesi Mesleğimizde Bize Yeni Bir Alan Açtı-Sercan Engerek Yazdı

sercan engerek
Sercan Engerek /Erzurum
Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Son Sınıf Öğrencisi 


Ankara- Gazeteciler Cemiyeti’nin ev sahipliğinde Ankara’da gerçekleşen “Özgürlük İçin Basın, Söz Gençlerde” eğitimi kapsamında farklı üniversitelerden gençler bir araya geldik. Çoğumuz gazetecilik olmak üzere uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi, sosyoloji, psikoloji gibi bölümlerde öğrenim gören ya da mezun olan, yüksek lisans yapan veya sektörde çalışanlardık.06

20’si Ankara 20’si diğer illerden 40 gencin katıldığı eğitimde, Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, Faruk Bildirici, Taner Dedeoğlu, Taylan Erten, Tuluhan Tekelioğlu gibi meslek erbapları, “basın etiği” denildiğinde ilk akla gelen isim olan Prof. Dr. Korkmaz Alemdar ve politika yapıcılar ile buluştuk.

“Veri Gazeteciliği Atölyesi Mesleğimizde Bize Yeni Bir Alan Açtı ”

Ülkede “veri gazeteciliği” alanında önemli çalışmalar ortaya koyan Pınar Dağ’ın atölye çalışması mesleğimizde bize yeni bir alan açtı.

Veri gazeteciliğinin, gazetecilikte taşıdığı önemin farkına vardık. Anladık ki, özellikle 2010’da WikiLeaks belgelerinin yayımlanmasıyla öne çıkan bir tür olan veri gazeteciliği; ham verinin işlenerek sunumu, içeriğin uygun grafiklerle anlatımı, çoklu bilgi kaynaklarına ulaşma, bilgiyi farklı kaynaklardan doğrulatarak güvenilir hâle getirme, kurumlardan bilgi edinme hakkımızı kullanma adına büyük bir olanak sağlıyor; genel olarak da devletin şeffaflaşması, hesap verebilirlik ve demokratikleşme adına büyük bir önem taşıyor.

05

Atölyede “veri sokakta” mottosuyla gruplar hâlinde yaptığımız çalışmada yeni deneyimler kazanmamızla birlikte gelecekte, bu alanda neler yapabileceğimizin ipuçlarını keşfettik. Şimdi “Top biz gençlerde” diyerek gazeteciliğin olmazsa olmazı, röportaj konusuna eğilelim.

07 (1)

“Röportaj” giderek içi boşaltıldı, salt bir soru-cevaptan ibaret hâle geldi”

Taner Dedeoğlu’nun röportaj üzerine gerçekleştirdiği oturumda “röportaj”ın giderek içinin boşaltıldığı, salt bir soru-cevaptan ibaret hâle geldiğinin üzerinde durduk. Yaşar Kemal’in 60’lı yıllarda yaptığı türden röportajlar pek yoktu artık. Usta romancının, “Röportajcılık devam etseydi dünya bugün başka bir yerde olurdu” sözlerini hatırlayarak ne kadar hayıflansak az. Yaşar Kemal’i o dönem çalıştığı gazeteden ayrılmasına kadar getiren bu durumu sorgulamakta fayda var sanıyorum.

04

Yayın kuruluşlarına, her ne kadar istekli değiller ise bile, Yaşar Kemal ve Fikret Otyam’ın yaptığı türden röportajların yeniden yapılabilmesi için, röportajcılığı daha da ciddiye almalarını salık verelim.
Son yıllarda kafamızı oldukça meşgul eden “etik” konusunu ise Prof. Dr. Korkmaz Alemdar’dan dinledik. Korkmaz hoca, farklı meslek örgütlerinin yayınladığı farklı gazetecilik meslek ilkelerinin pek çoğunun gazeteciyi hedef aldığından bahsetti; Amerikalıların 19. yüzyılın başında ezilen gazetecilerinin hazırladıkları ilkelerin içine dolaylı da olsa patronun sorumluluğunu koyduğunu örnek verdi.

“Bunca iletişim fakültesi varken, niye acaba ortaokul mezunu olmak yeterli görüldü? “

Hocanın diğer dikkat çektiği konu ise 1931 tarihli ilk Basın Yasası’nın bir gazetede sorumlu yazı işleri müdürü olmayı lise ve yüksel okul mezunu olma şartına bağladığı oldu. Çünkü 2004 yılında kabul edilen Basın Meslek Yasası’nın 5. maddesine “sorumlu müdürün ortaokul mezunu olması” diye bir ibare konulmuştu. O zaman bir soru: Bunca iletişim fakültesi varken, niye acaba ortaokul mezunu olmak yeterli görüldü?

08

Militarist bir gazetecilik yerine “barış gazeteciliği”

“Özgürlük İçin Basın, Söz Gençlerde” eğitiminin bir diğer konuğu Hürriyet’in ombudsmanı Faruk Bildirici idi. Oturumun en çok hoşa giden tarafı Bildirici’nin paylaştığı Hürriyet’in önceki sayılarından örneklerle, habercilik pratiğinde yapılan yanlışları tahlil etmemizdi. İnteraktif bir şekilde geçen oturumda militarist bir gazetecilik yerine “barış gazeteciliği”nde yoğunlaşıldı.

“Medyada yeni yayın platformlarının gündeme gelmesi belki bir teselli”

Bir başka gün “Persona Non-Grata” adlı gazetecilerin işten atılmasını konu aldığı belgeseliyle Tuluhan Tekelioğlu ile buluştuk; Türkiye basınının sorunlarından konuştuk. Biraz karamsardık. Çünkü onca insanın yaptığı haberin veyahut yazdığı yazının patronun çıkarlarına ters düşmesi ve/veya siyasî iktidara aykırı gelmesi nedeniyle işinden olması biz yolun başındaki gazetecileri endişelendiriyordu. Öte yandan Tekelioğlu’nun da dediği gibi ciddi bir dönüşüm sürecinde olan medyada yeni yayın platformlarının gündeme gelmesi belki bir teselli, bir umut kırıntısı bizim için…

“Sansür, otosansür, “devlet sırrı”, egemenlerin basın kuruluşlarını ve gazetecileri hedef göstermesi..”

02

Sorunlar ve öneriler

“Söz Gençlerde”nin en önemli taraflarından biri, “basın ve ifade özgürlüğü” konusunda Doç. Dr. Tuba Asrak ile yaptığımız grup çalışmaları kapsamında sorunların tespiti ve çözüm önerileri getirmemiz oldu. Sorunların tespiti bağlamında sansür, otosansür, “devlet sırrı”, egemenlerin basın kuruluşlarını ve gazetecileri hedef göstermesi, erişim engeli, TİB’e verilen geniş yetki, RTÜK’ün keyfî uygulamaları, kurumlardaki açık verinin yetersizliği, sendikasızlık gibi konular üzerinde durduk.
Çözüm önerilerini ise “gazetecilerin ve STK’ların ortaklaşa bir sosyal sorumluluk kampanyası yürüterek ‘basın özgürlüğü’ konusunda kamuoyunda farkındalık oluşturması”, “gazetecinin mesleğinin icra ettiği sırada dokunulmazlığının sağlanması”, “Basın İlan Kurumu’nun düzenlenmesinin tarafsız bir komisyon tarafından değerlendirilmesi”, “RTÜK’te iletişimcilerin de yer alması”, “sendikâl haklarının güvence altına alınması” olarak sıraladık.

2015 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi” raporuna göre basın özgürlüğünde 180 ülke arasından 149. sırada
Özellikle de yayın kuruluşlarına ve gazetecilere, Hürriyet örneğinde olduğu gibi, “terör örgütü propagandası yapmaktan” soruşturma açıldığı; TV ve gazetelerin, Bugün örneğinde olduğu gibi, kayyum atamalarıyla “havuz”un çatısı altına alınmaya çalışıldığı, herkesin gözü önünde canlı yayınların durdurulduğu… Gazetecilerin saldırıya uğradığı, muhabirlerin başına silah dayandığı… Yayın yasaklarının ayyuka çıktığı… Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü “2015 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi” raporuna göre basın özgürlüğünde 180 ülke arasından 149. sırada olunduğu… Dahası çoksesliliğin yok sayıldığı bir dönemde; basın özgürlüğünden bahsetmenin, baskıya direnmenin, dayanışmanın, çözüm üretmenin tam da sırası.
Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin, eğitimin devam ettiği günlerde “Dünyada kategorize edilmemesi gereken en önemli mesleklerden biridir gazetecilik. Gazeteci, haberini kaleme alırken objektiflik, tarafsızlık ilkelerini benimsemelidir” demişti.
Zira olanlar, görüş veya ideoloji ayırt etmeksizin topyekûn bir mücadeleyi gerekli kılmıyor mu? İlkelerin peşinden koşmayı anlamlı hâle getirmiyor mu? İlkeleri çifte standarda düşmeden savunmayı gerektirmiyor mu?
Özgürlük İçin Söz Gençlerde eğitimi demokratik bir tartışma zemininde fikirlerimizi ifade edebildiğimiz, “Sorunlar karşısında neler yapabiliriz?”i konuştuğumuz, ortaya somut çözüm önerileri koymaya çalıştığımız bir platform oldu.
Belki yeniden hatırlamanın vaktidir Tocqueville’nin şu sözünü:

“Demokrasi olmadan sizler gerçek gazete olamazsınız; gazeteler olmaksızın sizler de demokrasiye sahip olamazsınız.”

03

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

*