Daha fazla açık veri paylaşmak toplumu güçlendirmek için yeterli değil – Çeviri: Işıl Yarımoğlu
Çeviri: Işıl Yarımoğlu / @isil_y *
Çeviri kaynağı: https://ijnet.org/en/blog/why-publishing-more-open-data-isn%E2%80%99t-enough-empower-citizens
Madrid’de Ekim ayında gerçekleşen Uluslararası Açık Veri Konferansı’na katıldığımda, açık verinin neden verdiği sözleri yerine getirememesi çok konuşuldu. Açık veri gerçekten şeffaflığı ve devletin etkinliğini artırdı, dünyaya barış getirdi, açlık sorununa bir nokta koydu mu? Açık verinin “etkisi” derken tam olarak neyi kastediyoruz? Her ne etkisi olduysa, bunlar birkaç örnek olay incelemesiyle sınırlı kaldı. Hala açık verinin dünya çapında toplumlarda yarattığı uzun dönemli ve sistematik değişiklikleri ele alan büyük çaplı bir çalışma yok.
Konferansta, verinin “default olarak açık olmasıyla” ilgili birçok yorgun düşmüş argüman duydum. Yıkıcı hacker’ların pdf’ler içinde hapsolmuş veriyi özgürleştirmesiyle “yolsuzluğu ortaya çıkarma” amaçlarını anlatan sayısız örnek dinledim. Belli başlı veri setlerini halka açmanın somut politik değişikliklere nadiren yol açtığını da boş veriyoruz. Bana göre, açık veriyle kendini özleştirenlerin benimsedikleri görüş şuydu, verinin nasıl kullanılacağını öngöremeyiz bu yüzden toplum için değeri hakkında endişelenmektense verinin kendisinin paylaşılması önemli.
En basit haliyle verinin “özgürleştirilmesi” yeterli değil. Geçen yıl gerçekleşen Birleşmiş Milletler – Afrika’da Veri Devrimi Konferansı’nda bile sivil vatandaşların açık veriyi kullanma eğilimi olmadığı ve bu yüzden aracıların -ya da “nitelikli aracıların” – önemli rolleri üstlenmesi gerektiği konuşuldu. Bu gruplar ( Veri temizleyenler, akademisyenler, veri uzmanı sivil toplum örgütleri gibi.) veriyi işlemeye uygun bilgi haline getirirse, bu bilgiler somut değişimler için araç olarak kullanılabilir.
Açık verinin etkisini artırmak sadece “nitelikli aracılara” daha fazla vurgu yapma meselesi değil. Mesele, odak noktasını arzdan talebe doğru değiştirmek. Birçok kez tartışıldığı üzere, veriye hangi problemlerin çözümünde ihtiyaç duyulacağına odaklanmaktan ziyade, sadece veri setlerinin sayısını artırmak tatmin edici etkilere yol açmayacaktır.
Daha önce talep edilen veri setlerinin yayınlanmasının önemine birçok kez vurgu yapılmıştı. bu yüzden tekrar değinmeyeceğim. Benim ilgili olduğum konu, açık veri hareketinin yeni sınırı olduğunu düşündüğüm yer; veri okur yazarlığı.
Tabii ki, dün nasılsa bugün de öyle. The School of Data bu alanda lider. Amaçları, gazeteciler ve diğer mesleklerden kişilere verinin etkili kullanılmasında ihtiyaç duyacakları becerileri kazandırmak. Dünya çapında birçok veri gazeteciliği girişimi de aynı amaç için çalışıyor. Eksik olan şey ise daha iyi bir “veri okur yazarlığı” tanımı. “Veri okur yazarı” bir vatandaş sadece bir e-tabloyla başa çıkabilen biri değil, karar verme aşamasında verinin taşıdığı değerin farkında olan biri.
Açık veri destekleyicileri olarak, bunun önemini görmezden gelemeyiz. Vatandaşların devletin iyileşmesini desteklememelerinin veri yetersizliği yüzünden olduğunu varsaymak saflık olur. Louis Brandeis “Gün ışığı dezenfektanların en iyisidir denir.” dediğinde kulağa akıllıca gelse de, bu gerçeği yansıtmıyor. Bilgi güçtür…. ama sadece bazen. Vatandaşlar bilgi doğrultusunda harekete geçme konusunda güçlü değillerse, art arda veri setleri paylaşmak cesaret kırıcı hale gelebilir. Bu alanda daha fazla çalışmalıyız. Sonuçta, bence Aaron Schwartz “Gün ışığı en iyi dezenfektan değildir, gerçek dezenfektan en iyisidir. Gün ışığı sadece insanların iltihabı görmesini kolaylaştırır.” derken daha haklıydı.
Peki, veri okur yazarlığını nasıl artıracağız? Açık veri hareketini somut etkiler bırakmaya doğru nasıl yönlendireceğiz? Odak noktasının sadece teknoloji uzmanlarında olduğu ve diğer kesimin dışlandığı “hackathon” ları önermiyorum. Veri okur yazarlığı sıradan vatandaşlara kadar genişletilmeli, hatta hesap bilmeyenlere bile.
Bir adım ötede, bir Güney Amerika toplumsal adalet organizasyonu olan
Black Sash tarafından ortaya konulan örnek var. Organizasyon, sakinlerden yerel devlet hizmetleri hakkında veri toplayarak topluluklara yardım etmeyi amaçlıyor. Black Sash verinin sıralanmasında ve toplum ve servis sağlayıcılar arasında iletişimi başlatmak için kullanılabilecek basit infografikler haline gelmesinde yardımcı oluyor. Bir bireyin emekli maaşı almak için bütün gün sırada beklediği konusunda şikayeti kolayca görmezden gelinebilir. Ancak 400 emeklinin maaşları içinde ortalama altı saat boyunca bekletildiği şikayetleri daha güçlü bir argüman oluşturur. Çalışmalarında, veri iletişimin yerini almaya çalışmıyor, iletişime olanak sağlıyor. Bu toplumlarda çoğunluk hesap bilmeyen insanlardan oluşsa da, basit grafikler tartışmaları destekleyecek güçlü mekanizmalar haline geliyor.
Veri okuryazarlığı grafikleri anlayabilmekten daha fazla anlam ifade ediyor. Verinin savunmanın güçlenmesinde kullanılmasına duyulan bir minnet içeriyor. Code for South Africa’nın akvisit bir organizasyon olan Ndifuna Ukwazi ile birlikte geliştirdiği Cape Town’da yer alan yasa dışı yerleşim haritası yapılırken amaç, devletle neden birçok mahallede temizlik sistemlerinin yetersiz olduğu konusunda bir konuşma başlatmaktı.
Bu nitelikli aracıların, veriyi çözülmesi mümkün olan ve yerel halk için önem taşıyan bir soruna ışık tutmak için kullanmasının örneklerinden sadece biri. Eğer açık veri hareketi yol almak istiyorsa, “daha fazla veri okur yazarlığı, daha az açık veri seti” fikrinin rehberliğinde ilerlese iyi olur.
Adi Eyal ,Code for South Africa ‘nın kurucusu. ICFJ Knight Fellow’u olarak çalışmalarına buradan ulaşabilirsiniz.